Ülkemizde, iş kazası kavramı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13. Maddesi ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 3. Maddesi'nde detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. İş kazası, ulusal ve uluslararası düzeyde kabul gören bir tanıma sahiptir. Genel anlamıyla, iş kazası, çalışanların ruh ve beden sağlığına zarar veren veya ölüme yol açabilen bir olay olarak kabul edilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na göre, iş kazası; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işverenin işyerinde yürüttüğü işin niteliğinden kaynaklanan bir nedenden dolayı veya işyerinde bulunmaksızın sigortalının işverenin emri veya gözetimi altında işlediği bir görev nedeniyle meydana gelen ve sigortalının ölümüne veya vücut bütünlüğünün kaybına ya da iş göremez hale gelmesine neden olan olaydır. Bu tanım, iş kazasının kapsamını ve hangi durumların iş kazası olarak kabul edileceğini belirlemektedir.
Öte yandan, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenlerin iş kazalarını önlemek ve işyerlerini daha güvenli hale getirmek için çeşitli yükümlülükler getirmiştir. Kanun, işverenlere iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, çalışanlara eğitim vermek ve iş kazalarını rapor etmek gibi sorumluluklar yükler. Bu yasa, iş kazalarının önlenmesi ve işyerlerinde daha güvenli bir çalışma ortamının oluşturulmasına katkı sağlamayı amaçlar.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sağlanan istatistikler, ülkemizdeki iş kazalarının incelenmesi ve bu kazaların nedenlerinin anlaşılması açısından önemli bir kaynak sunmaktadır. Bu istatistikler, iş kazalarının kökenlerini anlamak ve önlemek için ciddi bir araştırma ve çaba gerektiren bir konuyu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, 2011 yılında kaydedilen SGK istatistikleri özellikle dikkat çekmektedir.
SGK verilerine göre, 2011 yılında ülkemizde meydana gelen iş kazalarının içinde, iş kazalarının önde gelen nedenlerinden biri olarak elektrik teması öne çıkmaktadır. Bu istatistiklere göre, 2011 yılında 465 iş kazasının kaynağı olarak elektrik teması tespit edilmiştir. Bu tür kazaların etkileri sadece iş görememezlik ve ölümle sonuçlanan vahim sonuçlara işaret etmektedir.
Ancak, bu istatistiklerin altını çizerken dikkate alınması gereken önemli bir nokta, yalnızca iş görememezlik ve ölümle sonuçlanan kazaları içermesidir. Elektrik temasının neden olduğu maddi hasar veya daha hafif yaralanmaları içeren kazaların sayısı göz önüne alındığında, bu rakamın aslında daha da yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Elektrik temasına bağlı kazalar, hem işçilerin fiziksel sağlığına ciddi zararlar verme potansiyeline sahiptir hem de işyerlerinde maddi kayıplara yol açabilir.
Bu nedenle, iş kazalarının önlenmesi ve işyerlerinde elektrik teması gibi risklerin azaltılması için daha fazla bilinç ve önlem gerekmektedir. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği standartlarına uyması, çalışanlara gerekli eğitimleri sağlaması ve riskleri minimize etmek için gerekli önlemleri alması bu alanda atılması gereken adımlardır. Bu sayede, iş kazalarının sayısının azaltılması ve çalışma koşullarının daha güvenli hale getirilmesi mümkün olacaktır.
Elektrik, modern dünyanın vazgeçilmez temel taşlarından biri olarak kabul edilir. Bu önemli enerji formu, Benjamin Franklin'in yıldırım üzerine yaptığı çalışmalar sonucunda keşfedilmiş olabilir, ancak aslında elektrik doğanın hem makro hem de mikro düzeylerinde binlerce yıl öncesinden itibaren varlığını sürdürmekteydi. İnsanlar, doğanın gizemli güçlerini anlama yolunda attıkları adımlarda, elektriğin izlerini uzun süre fark etmişlerdi. Ancak Benjamin Franklin'in deneyleri ve ilmi çalışmaları, elektriğin doğasını daha iyi anlamamıza ve bu önemli enerji kaynağını kontrol etmemize imkan verdi.
Benjamin Franklin'in yıldırım deneyi, 18. yüzyılın ortalarında bilim ve teknoloji tarihinde büyük bir dönüm noktası olarak tarihe geçmiştir. Bu deney, elektriğin doğasını anlama ve elektrik enerjisinin modern yaşamın temel bir unsuru haline gelmesine önayak olmuş bir olaydır. Franklin'in uçurtma deneyi, yıldırımın aslında elektriksel bir olay olduğunu keşfetmesini sağlamış ve elektrik bilimini büyük bir adım ileriye taşımıştır.
Franklin'in bu çığır açan deneyi, elektrik biliminin temellerini atmış ve elektrik enerjisinin keşfi için önemli bir adım olmuştur. Elektrik enerjisi, günümüzde aydınlatma, iletişim, endüstriyel üretim ve birçok başka alanda vazgeçilmez bir role sahiptir. Elektrik, evlerimizdeki aydınlatma sistemlerinden, cep telefonlarına, internet bağlantılarından, endüstriyel üretim hatlarına kadar pek çok yönüyle hayatımızın merkezindedir. Bununla birlikte, tıbbi cihazlardan, uzay keşiflerine kadar bilimsel ve teknolojik alanlarda da hayati bir öneme sahiptir.
Elektrik enerjisinin kullanımının yaygınlaşması, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sağlamıştır. Ancak, bu olumlu gelişmelerin yanı sıra, elektrik enerjisinin yanlış kullanımı veya dikkatsizce ele alınması, ciddi risklere yol açabilir. Özellikle elektrik akımına temas, ciddi yaralanmalara ve hatta can kaybına neden olabilir.
Elektrik çarpmaları, insan vücudundaki elektriksel dengeyi bozar ve son derece tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Bu tür temaslar, özellikle yüksek gerilimli elektrik hatları, elektrikli aletler veya tesisat ile temas halinde olduğunda çok tehlikelidir. Elektrik akımının vücut içinde yol açtığı etkiler arasında kalp ritmi bozuklukları, yanıklar, kas kasılmaları ve ciddi iç organ hasarları bulunabilir.
Elektrik uygulamalarında güvenlik, genellikle cihazların ve tesislerin kusursuz bir yapıya sahip olmasıyla sağlanır, yani temel izolasyon yöntemleriyle temin edilir. Ancak, temel izolasyondaki arızalar veya hata durumları, elektrik uygulamalarında ciddi güvenlik riskleri doğurabilir. Özellikle bu durumlarda ortaya çıkabilen çok yüksek gövde akımlarını engellemek ve güvenliği artırmak amacıyla ekstra koruyucu önlemler alınmalıdır. Bu tür önlemler, çeşitli iç tesisat yönetmeliklerinde, örneğin DIN VDE 0100 gibi standartlarda ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.
Bu koruyucu önlemler, izolasyon hatasının neden olduğu yüksek gövde akımlarına karşı koruma sağlamayı amaçlar. Aynı zamanda, indirekt temasa karşı koruma ve doğrudan temasa karşı ilave koruma konuları da ele alınır.
Elektrik tesislerinde karşılaşılan sorunlardan biri, izolasyon hataları olarak adlandırılan üç farklı türde ortaya çıkabilir. Bu izolasyon hataları, gövde kaçağı, kısa devre ve toprak kaçağı şeklinde tanımlanmaktadır.
Hata akımına karşı kullanılan koruma cihazları, bu izolasyon hatalarının sonuçlarına karşı koruma sağlar. Bu cihazlar hem direkt temas hem de indirekt temas ile meydana gelebilecek elektriksel tehlikelere karşı yüksek koruma değeri sunar. Bu nedenle, hata akımı koruma cihazları, ulusal ve uluslararası yönetmeliklerde yer almaktadır ve birçok ülkede yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu cihazlar, elektrik tesislerindeki güvenliği artırmada kritik bir rol oynar ve kazaların ve yangınların önlenmesine yardımcı olur. Elektrik tesislerinin bakımı ve izlenmesi, izolasyon hatalarının erken teşhis edilmesine ve bu tür koruma önlemlerinin etkili bir şekilde çalışmasına katkı sağlar. Elektrik güvenliği, kullanıcıların ve tesislerin korunması açısından büyük bir öneme sahiptir ve sürekli olarak göz önünde bulundurulmalıdır.
Elektrik devrelerinde, akımın normal işleyişi, faz hattından nötr hattına dönüş yapmasıdır. Ancak bazı durumlarda, izolasyon hataları, aşırı yüklenme veya diğer nedenlerle elektrik akımı beklenmedik yollarla yolunu değiştirebilir ve iletken bölgelere sızabilir. Bu durum, kaçak akım olarak adlandırılır ve genellikle istenmeyen sonuçlara yol açar.
Kaçak akımın nedenleri çeşitli olabilir. İzolasyon hataları, kabloların hasar görmesi veya cihazlardaki arızalar gibi teknik faktörler kaçak akımı tetikleyebilir. Ayrıca, elektrik devrelerinin suya veya nemli ortamlara maruz kalması, topraklama sorunları veya yetersiz yalıtım da kaçak akımların oluşmasına neden olabilir. Bu tür durumlar, elektrik tesislerinin güvenliğini tehdit eder ve aynı zamanda cihazların performansını etkileyebilir.
Kaçak akımın istenmeyen sonuçları da vardır. Öncelikle, insanların veya hayvanların elektrikle teması sonucu ciddi yaralanmalara veya can kaybına yol açabilir. Ayrıca, yangın riskini artırabilir ve cihazlara veya tesislere zarar verebilir. Bu nedenle, kaçak akımın kontrol altına alınması ve önlenmesi önemlidir.
Kaçak Akım Rölesi, elektrik devrelerinin güvenliği ve izolasyonun sürekliliği açısından kritik bir rol oynayan önemli bir cihazdır. Bu röle, elektrik devresinin sağlıklı bir durumda bulunması durumunda dahi, kaynaklanabilecek küçük kaçak akımları bile algılayabilir. Her elektrik devresinde, izolasyon hatası ya da diğer etkenlerden kaynaklanan bazı kayıplar ve kaçak akımlar mevcuttur.
Kaçak Akım Rölesi, elektrik devresinin faz ile nötr arasındaki akım farkını sürekli olarak izler. Bu röle, herhangi bir kaçak akımın meydana gelip gelmediğini belirlemek için faz akımını nötr akımıyla karşılaştırır. Eğer bu karşılaştırma sonucunda önceden belirlenmiş eşik değeri aşılırsa, Kaçak Akım Rölesi hızla devreyi keser.
Bu hızlı müdahale, insanların veya cihazların zarar görmesini veya yangın gibi tehlikeli durumların meydana gelmesini engeller. Kaçak akımın tespit edilmesi ve devrenin kesilmesi, elektrik güvenliğini sağlamak için vazgeçilmez bir adımdır.
Kaçak Akım Rölesi hem endüstriyel tesislerde hem de konutlarda elektrik güvenliğini artırmak için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu cihazlar, insanların ve ekipmanın korunmasına yardımcı olur ve yangın riskini azaltır. Ayrıca, elektrik devrelerinin düzenli olarak bakım ve denetimini yaparak, Kaçak Akım Rölesi'nin etkili bir şekilde çalışmasını sağlamak önemlidir.
Elektrik sistemi, beklenmeyen olaylar veya doğal etmenler nedeniyle geçici ani gerilim yükselmeleri gibi durumlarla karşılaşabilir. Bu tür olaylar, elektrik sisteminde ani gerilim dalgalanmalarına ve kaçak akım sorunlarına neden olabilir. İşte bu noktada Kaçak Akım Röleleri devreye girer.
Kaçak Akım Röleleri, elektrik devresindeki beklenmedik gerilim yükselmelerini algılar ve hızla devreyi açar. Bu, sistemin enerjisiz kalmasını önler ve elektrik güvenliğini sağlar. Ancak, bu tip geçici olayların ardından sistemlerin tekrar enerjilendirilmesi gerekebilir. İşte bu durumda, Kaçak Akım Rölesi otomatik olarak yeniden kapanır.
F2C-ARI ve ARH gibi cihazlar, Kaçak Akım Rölesi tarafından kontrol edilen yeniden kapanma işlevini gerçekleştirir. Bu cihazlar, geçici gerilim yükselmelerinin ardından sistemi yeniden enerjilendirmek ve normal çalışmasını sağlamak için kullanılır. Bu sayede, elektrik sistemi sürekli ve kesintisiz bir şekilde işlemeye devam eder.
Ancak, kalıcı hata durumlarında, yani hata nedeniyle sürekli bir kaçak akım sorunu olduğunda, Kaçak Akım Rölesi yeniden kapanan devreyi tekrar açar. Bu, güvenlik açısından kritik bir adımdır, çünkü devam eden bir hata durumu elektrik sisteminin zarar görmesine veya daha ciddi sorunlara yol açabilir.
F2C-ARI, ABB'nin F200 serisi kaçak akım röleleri ile uyumlu bir cihazdır ve elektrik sistemlerinde güvenliği sağlamak amacıyla kullanılır. Bu cihaz, kaçak akım rölesi bir hata durumu tespit ettiğinde, otomatik olarak devreyi yeniden kapatma görevini üstlenir. F2C-ARI'nin bu işlevi, elektrik sistemlerinin kesintisiz ve güvenli bir şekilde çalışmasını sağlar.
Bu cihaz, devre açıldıktan sonra üç defa kapatma denemesi yapar. Bu denemeler, geçici sorunların düzeltilebilmesi için fırsat sağlar. Ancak, eğer oluşan hata akımı geçici değil kalıcı bir sorundan kaynaklanıyorsa, üçüncü deneme sonrasında F2C-ARI kendini kilitleyerek bekler. Bu, kalıcı sorunların daha fazla zarar vermesini engeller ve güvenliği sağlar.
Cihazın resetlenmesi, kullanıcılar tarafından doğrudan cihaz üzerinden lokal olarak veya uzaktan kumanda ile gerçekleştirilebilir. Bu, cihazın yeniden devreye alınmasını sağlar ve hata durumunun giderilmesine yardımcı olur.
F2C-ARI, üzerinde bulunan 1 açık ve 1 kapalı kontakları sayesinde durum bilgisini dışarıya aktarabilir. Bu, kullanıcılara cihazın durumu hakkında bilgi sağlar ve gerektiğinde müdahale edilmesini kolaylaştırır. Ayrıca, cihazın üzerindeki kumanda terminalleri ile dışarıdan resetleme işlemi gerçekleştirilebilir ve uzaktan kumanda ile yeniden kapatma denemeleri yapılabilir.
Elektrik sistemlerinin güvenliği ve izlenmesi, modern teknolojinin sunduğu avantajlarla daha da geliştirilmiştir. Bu gelişmelerin bir örneği, kaçak akım rölesi ve otomatik kapama ünitesi ile birlikte mobil kumanda ünitesi ATT-22 GSM modülünün kullanılmasıdır. Bu entegre sistem, kullanıcılara cihazlarını uzaktan izleme ve kontrol etme imkânı sunar ve bunu telefon aracılığıyla gerçekleştirir.
F2C-ARI, telekomünikasyon, haberleşme, sinyalizasyon ve endüstriyel tesislerdeki çeşitli diğer uygulamalarda, özellikle erişimin zor olduğu lokasyonlardaki endüstriyel uygulamalar için ideal bir çözümdür. Bu cihaz, 3 saniyelik kısa cevap verme süresi ile özellikle servis sürekliliğinin büyük önem taşıdığı işletmeler için gereken tüm özellikleri sunar.
F2C-ARH, özellikle konut uygulamaları için tasarlanmış bir cihazdır ve ABB'nin FH200 serisi kaçak akım röleleriyle birlikte kullanılan otomatik kapama ünitesidir. Bu cihaz, hata akımı oluştuktan sonra eğer kalıcı bir hata yoksa devreyi otomatik olarak yeniden kapatarak enerjinin sürekliliğini sağlar. Bu özellik, özellikle konutlarda ve benzer uygulamalarda elektrik güvenliği ve kesintisizlik açısından büyük bir avantaj sunar.
F2C-ARH, yeniden kapama işlemi gerçekleştikten sonra 12 saniye içerisinde tekrar bir hata akımı algılanırsa, cihaz can güvenliğinin sağlanması amacıyla tekrar kapama denemesi yapmaz ve kilitleme durumuna geçer. Bu özellik, kullanıcıların güvenliğini en üst düzeyde tutar ve cihazın gerektiğinde daha fazla müdahale etmesini engeller.
Cihazın resetleme işlemi, kullanıcılar tarafından doğrudan cihaz üzerinden lokal olarak veya uzaktan kumanda ile gerçekleştirilebilir. Ayrıca, ATT-22 GSM modülü aracılığıyla uzaktan resetleme işlemi yapmak da mümkündür. Bu, kullanıcıların cihazı uzaktan kontrol etmelerini ve gerektiğinde müdahale etmelerini kolaylaştırır.